ATATÜRK evrensel kişiliğiyle tam bir dünya insanıydı. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun acı çeken ulusların karşı karşıya oldukları sorunlara ilgi duymuş ve o sorunların çözümüne katkıda bulunmak istemiştir. Özellikle de İslâm dünyasının geri kalmışlıkla ilgili sorunlarının tespiti ve çözümleri konusunda büyük bir gayret göstermiştir. Halka hitap etme ortamını bulduğu her yerde halkı bilinçlendirmeye yönelik mesajlar vermiştir. Aşağıda yer alan 5 Şubat 1923’te Akhisar Belediyesinde yaptığı konuşma da bunlardan birisidir. Bu konuşmasında dünyadaki Müslümanların geri kalış sebeplerini şöyle analiz etmiştir:
Efendiler! Yalnız biz eziyet görmedik, bütün Müslümanlar eziyet gördü ve esir oldu, düşmanlar bizi esaret zinciri altında bırakmak istediler, fakat milletimizin karar ve onuru bu zincirleri parçaladı, istiklâlini elde etti. İslâm topluluğunun uğramış olduğu eziyet ve sefaletin elbette birçok sorumluları vardır. İslâm âlemi dinî gerçekler dairesinde Allah’ın emrini yapmış olsaydı, bu sonuçlarla karşı karşıya kalmazdı. Allah’ın emri çok çalışmaktır. Kabul ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan fazla çalışmak zorundayız. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre ilim ve fenden ve her türlü medenî icatlardan en yüksek derecede yararlanmak mecburidir. Hepimiz kabul etmek zorundayız ki, bu konudaki hatalarımız çok büyüktür. Sizin de anladığınız ve şimdi belirttiğiniz üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti en yasal ve en uygun bir şekilde kurulmuştur. Dinimizin istediği çalışmak sayesindedir ki, üç buçuk senelik az bir süre içinde çok önemli sonuç elde edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti, çok iyi bilirsiniz ki eski Babıâli Hükûmeti değildir, eski Osmanlı Devleti değildir. Onlar artık tarihe karışmıştır. Düşmanlarımız Osmanlı Devletini yıkarak ana unsur olan Türk milletini de yok etmek istiyorlardı. Halbuki Türk milleti yeni bir iman ve kesin bir millî karar ile yeni bir devlet kurmuştur. Bu devletin dayandığı esaslar “Tam İstiklâl” ve “Kayıtsız Şartsız Millî Hâkimiyet” den ibarettir. Millet bu hâkimiyetin bir zerresinden vaz geçmeyecektir; gözünü açmıştır. Bizim dinimiz milletimize değersiz, tembel ve alçak olmayı öğütlemez. Tam tersine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını emrediyor. Her yerde olduğu gibi buradaki görüşme ve ilişkilerden de anladım ki, millet, hâkimiyetini koruma konusunda büyük bir karar ve güç göstermektedir. Gerçeği gören ve anlayan milletimiz elbette, bundan sonra candan ve gönülden çalışacak, rahatlık ve mutluluğa sahip olacaktır.
ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri; ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 2006, s. 459.