Bir gün Atatürk’le birlikte Çankaya’daki köşkte çalışmaktayken dışarıdan bağırmalar, tokat ve küfür sesleri gelmeye başladı. Atatürk ve salonda olan bizler pencereden bakınca gördük ki, alaydan yetişme emekli ve yaşlı bir subay olan ve dış hizmetlerinde çalışan kişi, bazı işçileri sille tokat dövüyor ve küfürler yağdırıyordu. Bu arada işçilerin torbaları ellerinden düşmüş ve etrafa eski çamaşırları ve eşyaları saçılmıştı.
Ata’nın bu olaya müthiş canı sıkıldı. “Şu edepsize, beyinsize bakın. Neler yapıyor. Koşun durumu öğrenin, bana bildirin” dediler. Hemen koşarak dışarı çıktık. İhtiyarı yatıştırıp olayı öğrendiğimizde durum şu idi:
Kurtuluş Harbi’nin henüz bittiği yıllarda, bazı Yunan esirleri, ülkenin birçok yerinde çalıştırılmakta idi.
Köşkte çalışan Yunan esirleri, köşkün bahçesinde ücretle çalıştırılmışlar ve işleri bittiği için dönüyorlardı. Üstleri arandığında, torbalarından, Gazi markalı birkaç paket sigara çıkmıştı. Bunları da bizim hizmetkârların verdiği muhakkaktı. Sigaraları bulan yaşlı subay, esirleri, “Bunları nereden aldınız?” diye dövüyordu.
O sırada Atatürk de antreye inmişlerdi. Biz, esirlerle beraber Ata’ya doğru yürürken, esirlerden biri Ata’yı uzaktan görünce korkudan düşüp bayıldı. Atatürk bu olayı görünce çok müteessir olmuşlar ve esirin yüzüne kolonya ve su serptirerek kendine getirtmişlerdi. Olayı kendilerine arz edince, Ata daha çok duygulanmışlar ve tercüman aracılığı ile esirlerden özür dilemiş, birkaç paket daha sigara ve bir miktar da para vererek esirleri yollamışlardı.
Esirler gözyaşları ve minnet duyguları ile ayrılıp giderlerken, Ata’nın hâlâ sinirleri yatışmamıştı.
Sonra, o emekli subay Çankaya’daki görevinden alınarak Milli Savunma Bakanlığı’ndaki görevine iade edilmiş ve daha aklı başında biri aynı görev için köşke getirilmişti.
1923
Muzaffer Kılıç’tan
Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar, Yurdakul Yurdakul