Baylar, siyaset dünyasında bir süredir karşılıklı güven konusu üzerinde girişilen etkinlikler dikkat çekicidir.
Karşılıklı güven bütün dünya uluslarının dilemesi gereken bir mutluluk temelidir. Ancak güven bütün ulusları kapsamı içine almadıkça, genel bir barış sağlamaya yönelik olmaktan çok bir eylem alanı olarak tasarlanan bazı ülkelere karşı başka bir kısım ülkelerin serbest davranmasını sağlayacak nitelikte sayılması zorunludur.
Aralık 1921, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I
Ulusların ilişkilerinde kuklalardan yararlanma yöntemini yeğleme dönemine son vermek, uygar dünyanın içten dileği olmalıdır.
Ekim 1927, Nutuk
Savaşın ciddi bir olay olduğuna önem vermeyen, içtenlikle davranmayan bazı önderler saldırının araçları, ajanları olmuşlardır. Kontrolleri altındaki ulusların ulusallığı ve geleneği yanlış bir biçimde göstererek ve kötüye kullanarak, aldatmışlardır. Bu bunalımlı anlarda karmakarışık bir duruma engel olmak için toplulukların kendileri karar vermeleri ve sorumluluk katını yüksek karakterli, ruh ile gücü yüksek, vicdanlı insanların eline bırakmaları zamanı gelmiştir. Bu gecikmeden yapılmalıdır.
21 Haziran 1930, Ayın Tarihi Dergisi
Yüzyıllardır zavallı insanlığı mutlu etmek için tutulan yolların, kullanılan araçların verdikleri sonuçların ne ölçüde güven sağlayıcı oldukları incelenmeye değmez mi? İnsanlık kavramı artık vicdanlarımızı arıtmaya ve duygularımızı yüceltmeye yardım edecek kadar ululaşmıştır. Durumları ve gereklerini uygar bir insan görüşüyle ve yüksek vicdan aydınlığıyla gözlemleyip irdelersek şu sonuçlara varırız: İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışı ve son derece üzücü bir yöntemdir. İnsanları mutlu edecek biricik çare, onları birbirlerine yaklaştırarak, onları birbirlerine sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan etkinlikler ve enerjidir. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu ancak bu yüksek ülkü yolcularının çoğalması ve başarı kazanmasıyla sağlanacaktır.
Ekim 1931, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Ellerine bir ulusun yazgısı emanet edilen kimseler o ulusun gücü ve erkini yalnız ve ancak gene o ulusun gerçek ve elde edilebilir çıkarları yolunda kullanmakla yükümlü olduklarını bir an olsun unutmamalıdırlar. Bu kimseler düşünmelidirler ki, bir ülkeyi ele geçirmek o ülkenin yurttaşlarına egemen olmaya yetmez. Bir ulusun ruhu ele geçirilmedikçe, bir ulusun irade ve kararlılığı kırılmadıkça o ulusa egemen olmanın olanağı yoktur. Yüzyılların oluşturduğu ulusal bir ruha hiç bir güç
karşı koyamaz.
Mayıs 1935, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III
Eğer savaş bir bomba patlaması gibi birdenbire çıkarsa milletler, savaşa engel olmak için, silâhlı karşı koyuşlarını ve malî kudretlerini saldırgana karşı birleştirmekte kararsız davranmamalıdırlar. En hızlı ve en etkili önlem, olası bir saldırgana, saldırının yanına kâr kalmayacağını açıkça anlatacak uluslararası örgütün kurulmasıdır. Bununla birlikte, bugün için en acele gereksinim, komşu memleketlerin, birbirlerinin özel gereksinimlerini ve sorunlarını görüşmeleridir. Bundan başka bölgesel antlaşmalar, barışın korunması için değerlerini şimdiden kanıtlamışlardır.
1935, Ayın Tarihi Dergisi
Bütün insanlığın varlığını kendi benliklerinde gören insanlar umutsuzdurlar. Hiç kuşku yok ki, o adam bir birey olarak yok olacaktır. Herhangi, bir kişinin yaşadığı sürece memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Aklı başında bir adam ancak böyle davranabilir. Yaşamda tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların varlığı, onuru ve mutluluğu için çalışmaktır. Bir insan böyle davranırken ‘benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı sezebilirler mi diye düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar hizmetlerinin bütün kuşaklarca bilinmemesini yeğleyecek karakterde olanlardır.
***
Bugün bütün dünya ulusları aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmaktadırlar. Bu nedenle insan bireyi olduğu ulusun varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar bütün dünya uluslarının rahatını ve refahını düşünmeli ve kendi ulusunun mutluluğuna değer verdiği ölçüde, bütün ulusların mutluluğu için hizmette bulunmaya elinden geldiğince çalışmalıdır. Çünkü dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak başka bir yoldan kendi rahatını ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir. Dünyada ve dünya ulusları arasında dirlik, açıklık ve iyi geçim olmazsa, bir ulus kendisi için ne yaparsa yapsın dirlikten yoksun kalır. İnsanlığın tümünü bir vücut ve bir ulusu bunun bir parçası saymak gerekir. Bir vücudun parmağındaki acıdan diğer bütün parçalar etkilenir. Dünyanın herhangi bir yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun, bu ilkeden şaşmamak gerekir. İşte bu görüş insanları, ulusları ve hükümetleri bencillikten kurtarır. Bencillik de kişisel olsun, ulusal olsun her zaman kötü bir huy sayılmalıdır.
Mart 1937, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Eğer sürekli bir barış isteniyorsa, insan topluluklarının durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. Bütün insanlığın refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşlan, kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaştırılacak biçimde eğitilmelidir.
1937, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II