Ekonomi demek her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insanın var olması için ne gerekse hepsi var demektir. Tarım demektir, çalışmak demektir, her şey demektir. Bence halk dönemi, ekonomi dönemi kavramıyla belirlenir. Öyle bir ekonomi dönemi ki, onda ülkemiz bayındır olsun, ulusumuz refah içinde olsun, zengin olsun. Burada size bir görüşü hatırlatayım: “El kanaat-ü kenzi la yüfna – az şeyle yetinme tükenmez bir hazinedir.” Yoksulluğu erdem sayan bu görüşe de ekonomi dönemi bir son versin artık. Baylar, bu görüşü yanlış yorumlamak yüzünden bu ülkeye büyük kötülük edilmiştir. Biliriz ki, Tanrı yeryüzünde yarattığı bunca nimetleri, bunca güzellikleri insanlar refah ve varlık içinde yaşasın diye yaratmıştır. Ve bunlardan büyük ölçüde yararlanabilmeleri için de başka varlıklardan esirgediği zekayı, aklı, insanlara vermiştir. Eğer yurt denen şey kupkuru dağlardan, taşlardan, bataklık alanlardan, çıplak ovalardan; eğer yurt sadece kentlerden, köylerden oluşmuş olsaydı, zindandan hiçbir farkı kalmazdı. Gerçekten bu sözünü ettiğimiz görüşe saplananlar bu değerli yurdumuzu böyle zindan ve cehenneme çevirmekten başka bir şey yapmamışlardır. Oysa bu yurt, çocuklarımız, evlatlarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya layıktır, hem de çok layıktır. İşte bu ülkeyi böyle bayındır hale getirecek olan ekonomik neden ve etkenler, ekonomik etkinliklerdir. Bunun için öyle bir ekonomik dönem gereklidir ki, artık ulusumuz insanca yaşamasını bilsin, insanca yaşamın neye bağlı olduğunu öğrensin ve o yollara yönelsin. Hepimizin isteği şudur ki, bu ülkenin halkı ellerindeki örnekleriyle tarımın, sanatın, emeğin ve yaşamın bir temsilcisi olsun. Ve artık bu ülke böyle yoksul görünen bir ülke ve bu ulus hor görülen ulus olmaktan çıksın, ülkemize varlıklılar ülkesi, bu yeni Türkiye’nin adına da çalışkanlar ülkesi densin! İşte ulus böyle bir döneme girmiş bulunuyor; ve bu dönemi geliştirip yüceltecektir. Öyle bir dönemin tarihini yazacaktır. Böyle bir dönemde, böyle bir tarihte en yüksek yer, en büyük hak çalışkanların olacaktır.
Şubat 1921, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Arkadaşlar, bundan sonra çok önemli zaferlere kavuşacağız. Fakat bunlar süngü zaferleri değil, ekonomi ve bilim zaferleri olacaktır. Ordumuzun bu güne kadar elde ettiği zaferler yurdumuzu gerçek kurtuluşa götürmüş sayılmaz. Bunlar ancak gelecek zaferler için bir temel hazırlamıştır. Askerlik alanındaki zaferlerle gururlanmayalım. Yeni bilim ve ekonomi zaferlerine hazırlanalım.
Ocak 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Siyaset ve askerlik alanlarındaki zaferler, ne denli büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa, elde edilen zaferler iyice yerleşmiş olamaz, az zamanda sönüp giderler. Bunun içindir ki en büyük ve parlak zaferlerimizin de sağlayabildiği, daha da sağlayabileceği yararlı meyveleri toplayıp onlardan yararlanmak için ekonomimizin, ekonomik egemenliğimizin sağlanması, pekiştirilip ve genişletilmesi gerekir.
***
Bizim halkımız, çıkarları birbirinden ayrı sınıflar halinde değil, tersine varlıkları ve emeklerinin ürünleri birbirine gerekli olan sınıflardan oluşur. Şu anda beni dinleyen çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır, işçilerdir. Bunların hangileri birbirine karşı olabilir? Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsine birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim yadsıyabilir? Bugünkü fabrikalarımızda, daha çok olmasını dilediğimiz fabrikalarımızda, kendi işçilerimiz çalıştırılmalıdır; refah içinde ve memnun olarak çalışmalıdırlar; ve bütün bu saydığımız sınıflar zengin olmalıdır, yaşamın gerçek tadını çıkarabilmelidirler ki, çalışmak için erk ve güç bulabilsinler. Bunun için, programdan söz edilirken hemen hemen denebilir ki, bu, bütün halk için “Çalışma Ulusal Andı”dır. Böylece bir çalışma ulusal andı niteliğinde olan program etrafında toplanmakla ortaya çıkacak olan siyaset biçimi ise basbayağı bir fırka niteliğinde görülmemelidir.
Şubat 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır.
**
Ülkemizin bütün önemli merkezleri birbirine az zamanda demir yollarıyla bağlanacaktır; ve önemli uygarlık kaynakları ortaya çıkarılacaktır. Yurdumuzun her yanının yıkık görünümünü bayındır hale çevirmek olan amacımızın temel taşları her yerde gözleri büyüleyecektir. Çalışmak ve mutlu olmak ihtiyacında olan bütün halkımıza, işçilere geniş ve güvenli çalışma alanları, çağrılarını yapmakta gecikmeyecektir. Tüccarların yüzlerinin güleceği günler de uzak değildir. Yurdumuzu bayındır bir hale getirmek ve ulusu mutlu etmek için düşünülen ve girişilen bu işlerde izlenecek programın temel noktaları, ele alınmış sayılabilir.
1923, İzmir yolunda söylenmiştir.
Cumhuriyet hükümetinin, namuslu, yurtsever, cumhuriyetsever emekçilere her zaman yardımcı olacağından ve bu kimseleri destekleyeceğinden kuşku duyulmamalıdır.
Mayıs 1926, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II