Arap ordularının birçok esirden bir köle sınıfı oluşturduğundan söz edilirken bu kölelerin Türk çocukları olduğu söylenerek hangi taraf için ve ne nitelikte bir övünç nedeni arandığı incelenmeden bu durum tarih sayfalarına geçirilmemelidir. Kuşku yok ki, Türklerden bir çok kahraman gençler şöyle ya da böyle Arap halifelerin saraylarına girmiştir. Arap hükümetinin örgütlerinde ve Araplar hakkında ele geçirilen bir çok vilayet ve eyalette zaferleri kazanan kuvvetlerin kalbinde yerini almıştır. Bilimde, sanatta ve özellikle askerlik ve komutanlıkta yüksek mevkiler elde etmişlerdir. Ve sonuç olarak, Arap imparatorluğu sanını taşıyan büyük ülkelerde birinci derecede erk ve üstünlük sağlamışlardır. En sonunda da, Hazret-i Muhammed’in halifesi sanını taşımak maskaralığında bulunanları emir ve iradeleri altına almışlardır. Eğer bunu yapmış olan insanlara köle demek yerinde olursa, herkes bu koşullarla köle olmayı övünçle kabul eder. Efendiye, buyruğunu yürütene köle demek ve aşağılık, güçsüz adamlara efendi demek tarihin gereklerinde midir?
***
Arap ve İslam tarihinde Cumhuriyet dönemi diye bir dönem yoktur. Hazret-i Muhammet’ten sonra gelen ve tarihin kendilerine halife sanını verdiği Arap ve Müslüman “emirbaşkan”lar dönemini Emeviler ve onlardan sonra Abbasiler ve Endülüslülerin soydan kalma saltanatlarından ayırt etmek için bu dört halife dönemine özgü bir ad vermek gerekiyorsa bence bu uygundur. Bunlara “Halifey-i Raşidin”, “güya yol gösterici halifeler” dönemi demek yerine bu “dört halife” demek yerinde olur.
Ağustos 1931, Türk Tarih Kurumu’na Mektuplar