Bu son yılların devrim yaşamında, bitip tükenme bilmeyen özverilerle yüklü savaş yaşamında, ulusu ölümden kurtarıp egemenliği götüren eylem kararlılığında ulusun her bireyinin çalışması, çabası, emeği, özverisi geçmiştir. Bu arada en ziyade yüceltilerek anmak ve daima gönül borcuyla tekrar tekrar belirtilmek gereken bir emek vardır ki, o da, Anadolu kadınının göstermiş olduğu çok yüce, çok yüksek, çok değerli özveridir. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadınından daha fazla çalışmış kadınlardan söz etmek olanaksızdır. Hiç bir ulusun kadını: “Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım. Ulusumu kurtuluşa ve zafere götürmede Anadolu kadını kadar çaba gösterdim” diyemez.
***
Belki erkeklerimiz yurdumuzu zorla ele geçiren düşmanlarla süngüleriyle, düşman süngülerine göğüs gererek varlıklarını gösterdiler. Fakat erkeklerimizin oluşturduğu ordunun yaşam kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Yurdumuzun varoluş araçlarını hazırlayan kadınlarımız olmuş ve olmaktadır. Kimse yadsıyamaz ki bu savaşta ve bundan önceki savaşlarda ulusun yaşama yeteneğini canlı tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun kesip getiren, ürünleri pazara götürüp paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren ve bütün bunlarla beraber sırtlarıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephelerin cephanesini taşıyan hep onlar, hep o yüce, o özverili, o tanrısal Anadolu kadınları olmuştur. Bu nedenle bu büyük ruhlu, yüce duygulu kadınlarımızı sonsuza dek sevgiyle analım, kutsayalım.
Mart 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II