Sitemizde en çok tıklanan içeriklerden birisi Atatürk’ün “Soğan, Ekmek, Zeytinden Daha İyi Yemek Mi Olur?” başlıklı anısı. Bu içerikten de anlaşılacağı üzere Atatürk’ün sofrasında manevi bir gıda olduğunu söylemek son derece mümkündür. Oğuz Akay, “Bu Sofrada Ben Varım” kitabı ile bu manevi gıda anlayışından bahis açmaktadır.
Oğuz Akay Kimdir?
Oğuz Akay, inceleme ve biyografi alanlarında eserler vermiş popüler bir araştırmacı yazardır. “Tek Kadın Latife” adındaki kitabı, bu sözler sayesinde büyük bir üne kavuşmuştur: “Bir de, “akıl insanı mutlu etmez” derler. Akıl, belki insanı mutlu etmez ama, rahat ettirir. Derin yaşayarak yürek sıcaklığında mutlu olmayı kim istemez sanki!”
Oğuz Akay Kitapları
- Ben Latife Atatürk’ün Tek Kadını
- Gel Gitme Kadın Aşk Hiç Bitmedi
- Tek Kadın Latife
- Paşam Mustafa Kemal’e Gönül Veren Cesur İki Kadın
- Bu Sofrada Ben Varım
- Gazi Fikriye ile Neden Evlenmedi? Latife ile Neden Evlendi?
- Hedef Gelibolu
- Benim Sofram Bu
- Beni İki Kadın Çok Sevdi: Mustafa Kemal’in Yaşamında İz Bırakan İki Kadın
Bu Sofrada Ben Varım
Atatürk’ün sofra hayatı üzerine şimdiye kadar çok konuşuldu. Bu sofranın manevi gıdası ile filizlenen, beslenen, Atatürk’ün iç dünyasına nüfuz edip, onun ruhi tepkilerini yakından izleyen insanların gözlem, değerlendirme ve anlatımlarının da önüne geçerek, hatta bu sofranın felsefesini ve işlevini anlamadan, olayların geçtiği düne göre değil, bugüne göre eleştirenler, tartışanlar bile oldu, oluyor.
Atatürk’ün sofrası gerçekte, Atatürk’ün felsefesini de yansıtan, Türk bağımsızlık ve devrim tarihinin genel bir portresi idi. Bu sofra, bir yeme, içme ve eğlenme sofrası değil; bir iradenin ve bir devrimin sofrası idi. İnsanlık tarafı da çok üstün olan Atatürk’ün sofrası, büyük devrimci, büyük devlet kurucusu Atatürk’ün askerlikten siyasete ve kültüre kadar her alanda bir danışma, tartışma ve çalışma sofrası idi. Ve bu sofra, Türk milletinin uygarlık düzeyi üstüne çıkması hedefine ulaşma çalışmalarının ana merkezi idi.
Yeni Türk devletinin kuruluş düşüncesi bu sofrada ortaya kondu, tartışıldı. Türk yurdunun savunulması ve Türk milletinin kurtarılması çalışmaları burada biçimlendi ve uygulamaya kondu. Milli egemenlik ve onun en belirgin biçimi olan Cumhuriyet’in demokratik bir Cumhuriyet olması da bu sofrada ele alınıp tartışıldı. Yurdun kalkınması sofranın başlıca konularından oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumları ile modern bir devlet haline gelmesi ve Türk milletinin de bütün alanlarda çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarılması yine bu sofrada hedef olarak ele alındı. Türk milletinin tarihinin aydınlatılması ve yükseltilmesi, Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların belirtilmesi, Türk kültürünün geliştirilmesi bu sofrada konuşuldu.
“Bu Sofrada Ben Varım”, Atatürk sofrasının 1899-1938 yılları arasında tam kırk yıl süren ünlü sofra geleneğini ve bu sofrada yaşanan anıları kapsamakta ve sofrada beliren ve biçimlenen Atatürk felsefesini vermeyi amaçlamaktadır.
Kitaptan alıntıladığımız bir içeriğe ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.