En iyi müdafaa usulü, taarruzdur. Şu halde dil alanında türemiş yabancılıklara saldıralım; ağacı bir defa silkeleyelim : Görelim, hangi çürükler düşecek; kalan sağlamlar bakalım ne kadardır? dökülmeyenler, özleri ve arınmışları bulununcaya kadar biraz daha işe yarayabilir; geçici olarak!…
(Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk T. ve D.K.H., s. 64)
Yeni Türkçe kelimeler teklif edebiliriz. Bu yönde ısrarla çalışmalıyız. Fakat, Türk dilinin yapısını zorlamak olmaz. Bu bünye meselesini Türk dilinin olgunlaşma seyrine bırakmalıyız. Birkaç gün önce Ahmet Cevat Bey’e söyledim : Ketebe, yektübü Arabındır; kâtip, kitap, mektup Türkündür.
(Abdülkadir İnan, Atatürk Devrine Ait Bir Hatıra, Türk Kültürü Dergisi, Sayı: 85, 1969, s. 21)
Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın, hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli; konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz.
1938 (Afetinan, Atatürk ve Dil Bayramı, Atatürk’e Saygı, T.D.K. s. 54)
Dil işimizde henüz bir oturmuşluğa varamadık; daha çok ve pek çok çalışmak lâzımdır.
1938 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 222)
Onları ortaya atmak lâzımdır. Millî zevkimiz hangisinden hoşlanır ve onu kullanırsa, o zaman sözlüğümüze koyalım.
(Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 213)
Söz konusu tabirler, uluslararası ilim sahasında kolaylıkla ilerlememize mânidir! Fen terimleri o suretle yapılmalı ki, mânaları ancak istenilen şeyi ifade edebilsin.
(Akil Muhtar Özden, Atatürk’e ait Bilinmeyen Hatıralar, Yeni Mecmua, Sayı : 21, 1939)