Türk ulusunu çağdaş dünyanın onurlu bir üyesi yapmaya çalışan ATATÜRK, uluslar arası dostluk ve iş birliğine büyük önem vermiş ve dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ulusu ilgilendirirse ilgilendirsin her sorunun çözümüne katkıda bulunmak hususunda duyarlılık göstermiştir. Ona göre bir ülkenin huzur ve barış içerisinde yaşayabilmesi ancak dünyada barışın sağlanmasıyla mümkündür. Dünya barışına hizmet etmek aynı zamanda kendi barışın için de çalışmaktır. Kavganın ortasındaki bir insanın huzurlu olabileceğini düşünmek nasıl ki mümkün değilse, barışın egemen olmadığı bir dünyada da bir ülkenin huzurlu olması mümkün değildir. Barışa katkının önemini vurgulaması açısından ATATÜRK’ün aşağıdaki sözleri son derece önemlidir:
ATATÜRK, dünya milletlerini bir bütün olarak görürdü. 17 Mart 1937’de Ankara Palas’ta Romanya Dışişleri Bakanı Antonescu ile görüşürken bunu şöyle belirtmiştir:
“Şimdiye kadar açıkladığım hususlar ayrı ayrı toplumlara aittir. Fakat bugün bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşgullerdir. Bu itibarla insan, mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar değer veriyorsa bütün dünya milletlerinin saadeti için de elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki, bu alanda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin saadetine çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetini temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında barış olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan yoksundur. Onun için ben sevdiklerime şunu öneririm:
Milletleri yöneten kişiler, doğal olarak öncelikle kendi milletinin varlığını ve mutluluğunu sağlamayı isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lâzımdır.
Bütün dünya olayları bize bunu açıkça kanıtlar. En uzakta zannettiğimiz bir olayın bizi bir gün etkilemeyeceğini bilemeyiz.
Bütün insanlık âlemi bir vücut ve bir milleti de bu vücudun organı kabul etmek gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer organlar etkilenir. “
Erendil; s. 84.