Yaşım 60’a yaklaşıyor; şimdiye kadar, milli vazife saydığım bazı işlere karışarak karınca kadar olsa da hizmet etmeğe çalıştım; fakat bana en çok sevinç ve şeref veren vazife umumi tarihi Türk görüşü ile yazanlar arasına kabul edilmekliğim olmuştur. Bu sevinç ve şerefim, beraberce geçirdiğim bu birkaç gün içinde son dereceye erdi; çünkü Türk milletinin hocası Ulu Gazinin Yüksek Himaye ve İrşad ile Türk tarihine bir tekamül merhalesi kat ettiren bu içtima benim için, hayır yalnız benim için değil çocuklarım ve torunlarım için bile büyük bir şereftir.
Şe’niyette hakikati vasıtasız görebilenler dahilerdir, kahramanlardır. Bunlar, asırları tenvir eden ilahi varlıklardır ki, insanları doğru yola sevk için ender tecelli ederler; ve bunların nurunda feyz alanlar, hakikati seçerler ve hakikat yolunda ilerlemeyi bilirler. Biz işte öyle bir dehadan nur ve feyz almaktayız…
Şimdiye kadar dinlediğimiz ilmi tetkikler, mantıki muhakeme ve münakaşaları, hasılı fikriyatın dış kısmını bir an için unutarak, benliğinizin daha derin ve daha samimi kısmına, ruhunuza dalınız; ve ruhunuzla başbaşa kalınız!.. Dahinin nurundan feyiz almakla aydınlaşan ruhunuz, size derhal hakikati gösterecektir.
Ulu Gazi!
Sen bize hakikat yolunu gösterdin: Sen bize milletimizi, benliğimizi tanıttın, sen bize kendimizi öğrettin: Türk milleti sana minnettardır!
Türk Milliyetçilerinin Kalemiyle Atatürk, s.10.