Kurtarıcıya
Ben seni burada da bir dağ üstünden
Güneşin doğduğu bir yerden gördüm;
Sevinçle ağlayan halkın önünden
İzmir’e , Bursa’ya giderken gördüm.
Sen burdan yoluna bakan yerlere
Yelesi dalgalı atını sürdün;
Kızları ağlayan kırk esir şehre
Hürriyet götürdün,necat götürdün
Bak, senin sunduğun bu kutlu zafer
Yaşlıyı genç etmiş, çirkini güzel;
Bak, burda görünen bütün çehreler
Şerefle yükselmiş birer tunç heykel
Zira, sen milletler esaretini
Lağvetmek ruhiyle dünyaya geldin;
Gururun ve hırsın cinayetini
Cezaya çarpacak bir demir eldin.
Senin de ruhunda aslanlar, devler…
Hayata hükmeden kudretler vardı;
Gözünün içinde lavlar, alevler…
Varlığı titreten dehşetler vardı.
Esirler, mazlumlar için sende
En içli şairin bir kalbi vardı.
Harise, zalime karşı çehrende
Bir korkunç devrimci gazabı vardı.
Sende de dünyalar devirenlerin
Ayakta tutmıyan darbesi vardı;
Zamanı yolundan çevirenlerin
Zincire vurulmaz hür sesi vardı.
Bu arzın o aziz evladısın ki,
Sesinde dünyanın davaları var;
Her esir toprağın üzerindeki
Mazlumlar seninle bir gurur duyar.
Ne mutlu sana ki doğduğun toprak
Dünyanın en kutlu bucağı oldu:
Zaferle diktiğin alevden bayrak
Her ırkın hürriyet sancağı oldu.
Türk Milliyetçilerinin Kalemiyle Atatürk, s.14-15.