ATATÜRK’ü, Bağımsızlık Savaşını başlatması için Anadolu’ya
Vahdettin’in gönderdiğini iddia eden saltanat ve hilâfet özlemcisi kimi çevreler,
tarihsel gerçekleri pervasızca çarpıtmaktadır. Bu çevrelerin iddialarına
gösterdikleri kanıt, ATATÜRK’le Vahdettin arasında sarayda geçen “Paşa
isterseniz devleti kurtarabilirsiniz.” şeklindeki bir konuşmadır. Konuşmada
geçen bu sözün kurtuluş savaşını başlatmak için söylendiğini savunan bu
çevreler, nedense Sevr Antlaşması’nı kabul edenin, Kurtuluş Savaşı’nı isyan
hareketi olarak görenin ve Mustafa Kemal Paşanın idam fermanını onaylayanın
aynı padişah olduğunu bir türlü görmek istemezler. Bu tür yaklaşım biçimleri
olsa olsa bir gafletin sonucudur.
Vahdettin, “Paşa isterseniz devleti kurtarabilirsiniz.” ifadesini kullanırken
Mustafa Kemal Paşadan beklentisi şudur: “İtilâf devletlerinin emir ve
isteklerinin yerine getirilmesini sağla, Anadolu’da olası işgallere karşı ortaya
çıkabilecek direnişi engelle.” Padişah, bunların yapılması durumunda İtilâf
devletlerinin Anadolu’da kalıcı olmayacaklarına ve bir süre sonra çekip
gideceklerine inanıyordu. Yani, kurtuluşu teslimiyette görüyor ve silâhlı bir
mücadeleyi asla düşünmüyordu. Asıl korkusu silâhlı mücadeleye
başvurulacak olursa tahtın da elden gideceği endişesiydi. Kurtuluş Savaşı’nı
isyan hareketi olarak görmesinin nedeni de buydu. Milletine ve kendine güveni
olmayan Padişahtan farklı bir tavır da beklenemezdi. Aşağıdaki anekdotta da
bu gerçeğin altı çizilmektedir:
Anadolu’ya geçmek için hazırlıklarını tamamlayan ATATÜRK, Yıldız
Sarayı’na gitti. Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, onu çok küçük bir odada
kabul etti. Hemen hemen diz dize oturdular.
Padişahın sağında mini bir masa üzerinde güzel ciltlenmiş kalınca bir
kitap, bir Osmanlı tarihi vardı. Pencereden Boğaz, Boğaz’ın mavi sularında
birbirine paralel dizilmiş ve toplarını saraya çevirmiş olan düşman savaş
gemileri görünüyordu.
Padişah ona dedi ki:
-Paşa, devletimize çok hizmet ettin; bunların hepsi artık bu kitaba
geçmiştir!
Elini Osmanlı Tarihi’ne koydu, bastı ve ilâve etti:
-Tarihe geçti!…
Sonra dedi ki:
-Bunları unutunuz. Asıl bundan sonra yapacağınız hizmet şimdiye
kadar yaptıklarınızdan mühim olacaktır. Paşa, isterseniz devleti
kurtarabilirsiniz!
ATATÜRK yanıtladı:
-Bu yolda elimden geleni yapacağıma emin olmanızı rica ederim.
Vahdettin:
-Muvaffak olunuz! diyerek ayağa kalktı.
Ziyaret sona ermişti.
Padişah, ondan düşmanların arzularını yerine getirmesini bekliyordu;
elinde hiçbir kuvvet kalmamış olan devletin ancak böyle, düşmanların hoşuna
giderek kurtulacağını sanıyordu. Bilmiyordu ki, kuzuyu yemeğe karar vermiş
olan kurt için bahane bulmak gayet kolaydır.
ATATÜRK de devleti kurtarmak istiyordu; fakat düşmanlara yaranmakla
değil, milletin bitmez tükenmez hürriyet ve istiklâl aşkını, cesaret ve fedakârlık
duygularını harekete geçirerek…
İşte Türk milletini anlamamış bir adamla, anlamış adamın arasındaki
fark…
Banoğlu; s. 86-87.