Cemal Kutay anlatıyor:
Zamanının ünlü biyografi üstadı Alman Emil Ludwig, 1934’de Atatürk’ün hayatını yazmak için Ankara’ya gelmişti. Eserleri arasında geçmişin ve yaşanılan devrin iz bırakmış nice şahsiyeti vardı. O günlerde, çok ünlü bir piyanist, bir virtüoz olan Polonya Cumhurbaşkanı Ignas Jan Paderavsky’nin hayatını yazıyordu.
Mustafa Kemal kendisini kabul ettiğinde, önce bedeni hususiyetlerini uzun uzun tetkik etmesi, genel sekreteri Hikmet Bayur’un dikkatini çekmişti. Nitekim soyu sopu üzerinde bilgiler edindikten sonra, Hikmet Bayur’a Ata’nın musiki ve bilhassa keman-piyano ile meşgul olup olmadığını sormuş, Bayur’un bu soru üzerine şaşkınlığını görünce şu açıklamayı yapmıştı:
“İzah edeyim. Atatürk’ün parmakları daha çok bu müzik aletleriyle meşgul olanların bariz hususiyetleridir. Mesela Paderavsyk’ninki böyledir. Size rica edeceğim. Bana bir elinin parmaklarını bir kağıda çizer, verir misiniz?”
Atatürk, bu isteğe tebessüm etmiş, daima nazik ev sahibi olarak arzuyu yerine getirmiş, fakat tarihçinin yanlış hüküm vermemesi için şu açıklamayı yapmıştı:
“Bana ailemde zafer kazanmış büyük kumandanlar olup olmadığını sormuştunuz. Size ‘Yoktur’ cevabını vermiştim. Şimdi parmaklarımı ömrü savaş meydanlarında geçmiş bir askerde yadırgadığınızı seziyor gibiyim. Size kestirmeden bir açıklama yapacağım. Eğer, bende bazı fevkaladelikler görüyor ve buluyorsanız bunları sadece ve yalnız Türk olmama, Türklüğüme bağlayınız. Bu ülkenin bütün insanları temelde benzer yapı içindedir. Hatta kusurlarımızda bile…
Biz bu aynı kaynağın kök sağlamlığı ile milliyet ve devlet yapısını muhafaza edebilmiş müstesna milletiz. Sadece ben değil, tarihte bu büyük millete sahalarında hizmet edebilmişler varsa, hepsinin ilham kaynağı aynıdır.”
Anılarla Atatürk, İstanbul Görsel Yapım Prodüksiyon