Çalışkan ve yeteneğini geliştiren insanlar, her çağda ve her toplumda emeklerinin karşılığı olarak daha refah içerisinde yaşamışlardır. Bunun böyle olması eşitsizlik değil hakkın yerine gelmesidir. Asıl eşitsizlik tembel ile çalışkanın, yetenekli ile yeteneksizin eşitliğidir. Çağdaş devlet, tüm topluma aynı imkânları sunan devlettir. Çalışkanlar bu imkânlardan diğerlerine göre daha fazla yararlanırlar. Bu durum insanları daha fazla çalışmaya iterek kalkınmanın yolunu açar. Aksi durum tembelliği yaygınlaştırarak toplumu yoksulluğa ve geri kalmışlığa mahkûm eder.
Bir şeye bedelini ödemeden sahip olmak haksızlıktır. Böyle bir haksızlığı devlet idaresinde görev alanların yapması daha büyük haksızlıktır. Çünkü toplumda hakka dayalı eşitliği sağlamak yöneticilerin temel görevidir. Bu görevi yerine getirenlerin buna uymaması toplum açısından son derece kötü bir örnektir. Bu durum devlete ve adalete olan güveni azaltır. Bu nedenledir ki ATATÜRK, devletin toplum fertleri karşısında yansızlığını öngören Halkçılık ilkesini devletin temel ilkelerinden biri olarak kabul etmiştir. O, toplumda bir hakka dayanmayan ayrıcalıkları ortadan kaldırmak için mücadele etmiştir. Amaç kanunlar önünde eşit, sınıfsız, ayrıcalıksız saygın bir toplum yaratmaktır. Aşağıdaki anekdot ATATÜRK’ün düşünce ve hareketindeki halkçılık anlayışını yansıtan güzel bir örnektir:
ATATÜRK, bir sabah Florya’dan Dolmabahçe Sarayı’na dönüyor. Yeşilköy İstasyonu’nun önünden geçerken birdenbire otomobili durduruyor ve başyavere:
-Sorunuz, tren var mı? diye emir veriyor.
O sırada tren hemen hareket etmek üzeredir. Hep birlikte otomobilden inip emrindekilerle birlikte trene biniyor.
Karar ani verildiği ve uygulandığı için, bu trene biniş hemen hemen kimsenin dikkatini çekmiyor.
Bir süre sonra, her şeyden habersiz olan kondüktör, ATA’nın bulunduğu kompartımana geliyor. Kafileyi görünce çekilmek istiyor. ATA hemen sesleniyor:
-Görevini yap!… (Emrindekileri göstererek) Bu efendilere niçin bilet sormuyorsun?
Emrindekiler cevap veriyor:
-Paşam biz milletvekiliyiz. Tren bileti almayız. Parasız seyahat ederiz!…
ATA hayretle:
-Bu ayrıcalığı hiç beğenmedim, diyor. Çok ayıp ve acayip bir usul. Çok güzel halkçılık!…
Banoğlu; s. 375.